Öğrenme Güçlüğü Tedavi Edilebilir Mi?

Öğrenme Güçlüğü Tedavi Edilebilir Mi?

Özel öğrenme güçlüğü olarak ifade edebileceğimiz disleksi, normal ya da üstün zekaya sahip olunmasına karşın yine de öğrenme sorunları yaşanması durumunu tanımlar. Çocuk ya da yetişkinlerde ortaya çıkabilir.

Bu kişiler okuma, yazmanın yanı sıra dinleme, konuşma, akıl yürütme gibi açılardan da güçlük çeker, öğrenme ve yeni yetenekler kazanmada zorlanırlar.

Özellikle birinci sınıfa başlayan çocukların okuma yazmayı öğrenmede yaşıtlarından belirgin düzeyde geriden gelmesi, yetişkinlerde yönleri karıştırma, düşüncelerini aktarmada zorlanma, hafıza zayıflığı, dikkat dağınıklığı, işlerini yarım bırakma gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Bu hastalarda sürekli sinirlilik, sabırsızlık, organize olamama, zamanlamaya uyamama, davranış güçlüğü ve sosyal uyum bozuklukları görülebilir. Dislektik öğrencilerin bariz okuma – yazma yanlışları arasında harf atlama / ekleme, benzer harfleri karıştırma, hece tekrarı, anlaşılamayacak derecede kötü el yazısı, ezberleyememe, matematik öğrenememe gibi sorunlar yaşaması olasıdır.

Disleksi özellikle nörolojik etkenlere bağlı olarak gelişmişse, çoğunlukla tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Görmezden gelindiğinde ise hem kişinin yaşam kalitesi ve konforunu etkileyecek, hem de anksiyete, özgüven eksikliği, halsizlik, öfkelilik, panik atak, depresyon gibi farklı sorunlara yol açacaktır.

Dislektik kişilere yaklaşımda başkalarıyla kıyas yapmama, sabırlı olma ve tabi psikiyatrik destek büyük önem taşır. Kişinin başarı duygusunun tatminine yönelik eylemlere yönlendirilmesi faydalıdır; bir sanat ya da spor dalıyla ilgisinin kurulması, özellikle drama çalışmaları doktorunuz tarafından tavsiye edilebilir. Bu psikiyatristin yapacağı değerlendirmeler sonucunda belirlenecektir. Dislekside medikal tedavi kadar eğitsel çalışmalar da öneme sahiptir. Bireysel özel eğitim desteği ile açıkların kapatılması sağlanmalıdır. Düzenli bir çalışma ortamı ve programlı bir yaşam şekli sunulmalıdır.

Öğrenme güçlüğü tedavisinde önemli yardımcılardan biri biorezonans metodudur. Acısız, yan etkisi bulunmayan ve herhangi bir kimyasal kullanımı gerektirmeyen biorezonans, tamamlayıcı bir tedavi yöntemidir. Genellikle haftada bir uygulanan biorezonans terapileri ile hastanın vücudundaki biofiziksel dengenin sağlanması, dikkatin artırılması, hafızanın güçlendirilmesi mümkün olabilir. Öte yandan kaygı, stres, heyecan bozukluklarının giderilmesine katkıda bulunulabilir. 400’ü aşkın hastalığın tedavisinde yararlanılabilen biorezonans yöntemi, disleksi tedavisindeki yaklaşımı hastanın mevcut potansiyelini daha iyi yansıtması üzerine kurgulanır. Çünkü disleksi, bir zeka geriliği ya da gelişimsel gerilik göstergesi değildir.  Sonuçta ideal performans ve verimliliğin odaklanarak sürdürülebilir kılınması hedeflenir.

Dr. Sinan Akkurt
www.sinanakkurt.com.tr
www.facebook.com/DrSinanAkkurt