Yorgunluktan şikayet etmeyen var mı?

Yorgunluktan şikayet etmeyen var mı?

Hemen herkes sabahları zor uyanmaktan, dinlenememekten, yetişememekten ve sürekli yorgun hissetmekten muzdarip. Bunu mevsim değişikliklerine bağlayabiliriz, bu mümkün. Ama günümüz koşullarında en masum nedenlerden biri olabilir mevsim değişiklikleri. Yorgunluk o kadar yaygın ve sürekli bir şikayet ki, artık “kronik yorgunluk sendromu” adı ile bir hastalık olarak değerlendirip tedavisine yöneliyoruz.

Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar için hava kirliliği, sanayi kirliliği, aşırı kimyasala ve elektromanyetik etkenlere maruziyet, trafik gibi sorunlarla birlikte kronik yorgunluk şikayeti artıyor. Ne kadar dinlense yetmeyen, eklem ağrılarından uyku sorunlarına sürekli yorgunlukla ilgili hayıflanmaların sonu gelmeyen durumlarda kronik yorgunluk sendromundan söz edebiliriz. Kişinin yaşam enerjisi düşerken keyif alarak yaptığı faaliyetlere karşı bile isteksizlik, verimsizlik, dikkatsizlik gibi sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu tablo ağır bir depresyona dönüşmeden değiştirmek tabi ki mümkün. Öncelikle kendi ellerimizle yarattığımız nedenleri değiştirerek işe başlayabiliriz. Sadece paketli gıda tüketimini azaltarak, her gün yarım saatten başlayıp giderek artıracak şekilde açık hava yürüyüşleri yaparak ve elektronik eşya kullanımımızı mümkün olan en az seviyeye indirerek işe başlayabiliriz. Bunları gözünüzde büyütmeyin. Hepsi mümkün. Asansör yerine merdiven kullanın mesela. Teflon yerine toprak / döküm gereçler, market yoğurdu yerine ev yoğurdu, duş jeli yerine doğal sabun, granül kahve yerine Türk kahvesi, naylon yerine pamuk, deterjan yerine sirke-karbonat gibi doğal olandan yana seçimde bulunun. Her gün telefon / ekran başında geçirdiğiniz zamanı hesaplayın ve azaltmaya çalışın. Göreceksiniz ki “hiç vaktinizin olmaması”nın önemli bir etkeni telefon başında geçirdiğiniz zaman. Tabi ki telefonunuzu çöpe atın diyemem ama bazı uygulamaları silebilirsiniz. Aşırı elektromanyetik yüklenimden kurtulmak, daha zinde bir beyin ve vücuda sahip olmanıza, sabahları daha kolay uyanmanıza ve zaman kazanmanıza yardımcı olacak.

Vücudunuzda vitamin-mineral yeterliliğini ve troid başta olmak üzere hormon seviyelerinizi muhakkak ölçtürün. Ama bununla kalmayın; mümkünse toksinleri, alerjenleri, kimyasalları, virüs, bakteri, parazit ve mantarları da test ettirin. Tüm bunlar bağışıklık sisteminizi yorarak türlü hastalıklara zemin hazırlayan unsurlardır. Varsa tedavisine gidilmelidir.

Uyku düzeninizi korumak için de özel bir çaba gösterin. Her gün aynı saatte yatıp kalkmaya, en az 6, en çok 8,5 saat olmak üzere karanlıkta uyumaya dikkat edin. Başka hiçbir içeceğin ya da yiyeceğin yerini tutamayacağı şey sudur. Kilonuz başına günde 40 cc su içmeniz gerekir. Tüm bu notlara özen gösterirseniz vücudunuzun biyoritmini korumuş olursunuz. Yine de yorgunlukla başa çıkamıyorsanız muhakkak doktorunuza başvurunuz.